Oysa anlaşmak hiçbir şeydi. Kavga etmek de güzeldi. Önemli olan kavga ederken kızgın yüz hatlarında kendimi bulmamdı. Oysa şimdi gözlerinde yansımam bile yok.
Her bedende aradığınız aşk, aslen sadece kendi kalbinizde. Bu yüzden sürekli içinizde taşıdığınız duygunun yansımasını kendinizin dışında bulamıyorsunuz.
Hastayken herkes yanında olur. Ölürken herkes elini tutar. Ölünce herkes sevdiğiyle ölür. Halbuki aşk detaylardadır. Bu yüzden elimi tutmana değil, elinin sıcaklığına bakarım.
Her saniye aldığın nefeste başkasının payını çalmış gibi hissetmek nedir, bilebilir misin? Ya başkasının payı olan oksijeni çalıyorsan? O yüzden yaşamak ıstırap veriyor artık. Ya ölmüş birinin ömrünü yaşıyorsan?
Her ateşe yangın denmez. Yangında yananın, yangına değmesi gerekir. Sen benim tutuştuğum en güzel yangınımdın.
Belki sana sarılır uyurum bir gün. Gecenin bir vakti kalkar, dağılmış saçlarını düzeltirim. Belki sabah uyanınca da gökten birkaç yağmur yağar. Gözlerinden izlerim, ne güzel bir ihtimal.
Düğün alayının sesi geliyor uzaklardan. Gönlüne düşen mutluluğun neşesini duyuyorum.
Ben senin ıslanmış gözlerinden kalbine saplanan sızıyı bilirim. Hiçbir şeyi anlamasam sen ile kendimi bir görürüm. Benden beni saklamaya çalışma.
Ne gerekiyorsa al. Ne kadar gerekiyorsa al ve git. Bir daha izlerini taşımak istemiyorum.
Bir buluta bakıp anmak seni. Bir yaprakta görmek gözlerinin yeşilini ya da bir bedende bulmak senin kalbini. Ama kimsenin ruhunu çekmeyeceğim sen gibi içime. Tüm dünya da senin izlerini görsem de, hiçbir izi takip etmeyeceğim.
Söylediğin her yalanın kokusunu alarak yaşadım bu hayatı. Burnumda alışılmış bir yanık kokusuyla terk ediyorum şimdi seni. Söylediğin her yalanda artan koku benim üzerime sinmeden, bu yangını üzerimden atıp gidiyorum.
Yaralandığını sadece duyduğu kan kokusundan anlayan bir asker gibi düşüyorum toprağına bugün. Bir daha beni görmeyecek olsan da mutlu ve gururluyum.
Maskelerle boyalarla kandırdı bu hayat hepimizi. Oysa tahmin edemedik yüzüne sürdüğü boyaların masumların kanı olduğunu. Belki anlasaydık bu kadar delmezdi gece içimizi. Belki anlardık o zaman aslımızın karanlık olduğunu.
Kelimelerin sihri vardır. Sözlerin kendilerine ait enerjileri olduğuna inanırız. Söylenen her kelime, insan ruhuna bir tesirde bulunur. Bu yüzden seçtiğiniz kelimelere dikkat etmelisiniz. Ayrıca kelimelerdeki sihri anlamak ve kullanmak için sadece kelimelere de odaklanmamalısınız. En anlamlı sözlerin bir araya gelmesiyle her zaman çok anlamlı paragraflar oluşmayabilir. Her kelime, kendinden öncekilerin ve kendinden sonrakilerin yükünü üzerinde taşır. cümle kısaldıkça, kelimelerin taşıması gereken yük azalır ve daha özgür bir ifade gücüne sahip olurlar. Bu yüzden özlü anlamlı kısa sözler, kulağımıza daha güzel gelir. Söylenen kelimelerin yükü ne kadar azalırsa, o kadar özgürce kanat çırparlar sonsuzlukta. Kendinden önceki ve sonraki kelimelerin misyonuna bağlı kalma zorunluluğu olmayan kelime, daha fazla duygu betimleme hazzı yaşatır. Bu yüzden çoğu zaman etkileyici anlamlı sözler, kısa cümlelerden oluşmaktadır.
İnsan kötüdür. Her insan nefesinin yettiği kadar kötülük yapar. Nefes alamayanın en büyük hayrı da, bir papatya köküne dokunana kadar.
Nefes alamadığın her saniyede beni hatırla. Çünkü ben nefes alamasam da senin kokunu dilerdim.
Sen benim üzerime sinen en güzel aşktın. Oysa parfümünün kokusuna gizlenmiş yalanın dumanı hissetmem gerekirdi.
Kahve kokusuyla uyandığım sabahlarda, saçlarını dağınık bulurum. Gözlerin mahmur, bakışların boş… Yüzüne işlemiş uykunun perdesinden seçerim seni. En çok o darmadağın halini severim.
Ben eskiden uzanmazdım bir başkasının ellerine. Dikenli teller gibi kokar, kaçardım. Ama sen hayatıma girdiğinden beri, liseden kaçan okul çocukları gibi, ne tellere takılıyorum, ne duvarları tanıyorum.
Sesinde kuş uçacak gibi gökyüzü buluyorum. Ellerin, bir annenin şefkati gibi sıcak. Saçlarında dağınık bir İstanbul mahallesi… Anlıyorum ki çiçeklerim, seninle açacak.
Tutulur akıl, konuşmaz olur dil seni fark ettiğim zaman. Öyle bana uzaktan bakma ne olursun.
Tutulduğum en serin yağmurumdun. Üşüyüp hasta olsam da, coşkunla gülmeyi öğrendim.
Sende kaybettiklerimi hiçbir şekilde bana geri veremezsin. Tutunduğum her dalın kırılışına şahit olmanın acısını ben en çok sende çektim.
Güven, insanların içine düşen bir kurt tarafından yenince, çürüyen yerleri diğer duygulara bulaşır. İnanca, mutluluğa, aşka… O yüzden gönüllere kurt düşürmeden sevebilmek marifet.