Dinle Ney’den nasıl şikâyet eder? Ayrılıklardan hikâyet eder:
Koptuğumdanberi kamışlıktan ben, Ağlar kadın – erkek inleyişimden.
İsterim hasretle doğranmış yürek: Derdimi dökeyim feryat ederek.
Aslından kopup da ayrı kalanlar Gene o kavuşma gününü arar.
Her mecliste geldim ben âh-ü zâra, Eş oldum bedbahta ve bahtiyara.
Her kim sandı ki bana oldu yâr, Lâkin aramadı bende ne sır var?
Sırrım, feryadımdan değildir uzak, O nuru yok sanır lâkin göz, kulak.
Gizli değildir can tene, ten cana, Canı görmek için izin yok sana.
Yel değil ateştir bu Ney’in sesi,
Kimde bu ateş yok, sönsün nefesi.
Aşkın ateşidir ki Ney’e düştü. Âşkın coşmasıdır ki meye düştü.
Yardan ayrılanın Ney gönül sesi, Perdemizi yırttı O’nun perdesi.
Ney gibi panzehir var mıdır böyle,
Hem uygun, hem düşkün, kim gördü söyle?
Ney kanlarla dolu yolları söyler, Ney, Mecmûn âşkını hikâye eyler.
Bu aklı kim anlar bîhuştan gayrı? Dile mahrem var mı kulaktan ayrı?
Günler gam içinde vakitsiz soldu. Günler yanışların yoldaşı oldu.
Sen varsın, günlerim ne gam, gittiyse, Sen kal, temizlikle eşi yok kimse.
Balıktan gayrisi suyuna kandı Nasipsizin gönlü gecikip yandı.
Pişkinin halini hiç anlar mı ham? Söz kısa gerektir imdi vesselâm..