Sadi Şirazi Sözleri


Kişi bu, alçak dünyaya tenezzül etti mi, bala kapılmış sineğe döner.

Ey başkalarının acısıyla kaygılanmayan, sana insan demek yakışık almaz…

Gayesiz yaşayanlar nasipsiz kalırlar.

Gönlünün dertli olmasını istemezsen, dertli gönülleri dertlerinden kurtar.

Gönlünün perişan olmasını istemiyorsan, perişan olanları gönlünden çıkarma.

Kalbi kırıkların hatırını sor, Onları sevindir. Bir gün senin de Gönlün incinir.

Şarap sarhoşu gece yarısı, sakinin sarhoşu ise mahşer sabahı uyanır.

İnsan ruhunu iki şey karartır: susulacak yerde konuşmak ve konuşulacak yerde susmak.

Kadere cahil insan pençe gösterir.

İnsanlarla münasebetin ateşle münasebetin gibi olsun. Çok uzaklaşma donarsın; çok yaklaşma yanarsın!

Konuşmadan bir köşede oturan sağırlarla dilsizler, dilini tutamayan kimseden daha üstündür.

Ne kadar okursan oku; bir bilgine yakışır şekilde davranmadığın sürece, cahilsin demektir…

Bir gece sevdiğim içeri girdi. Yerimden öyle bir fırlamışım ki elbisemin eteği mumu söndürdü. Güzelliği ile karanlığı dağıtan sevgilim sordu : Ben gelince neden ışığı söndürdün..? Dedim ki : Güneş doğdu zannettim…

İyi şeyler mutlaka çabuk biter.

Yenilgi hep geçicidir.

Hastaya şeker vermek günah olur, çünkü ona acı ilaç fayda verecektir.

Padişahken zulmedersen, padişahlıktan sonra dilenci olursun.

Efendi davul sesi ile uyanıyor, bekçinin gecesi nasıl geçti, nereden bilecek.

Eşeğini düşman, vergisini de sultan alıp gittikten sonra o memleketin tacında, tahtında ikbal kalır mı?

Hiddetle hemen kılıca sarılan kimse sonra esefle elinin ardını dişler.

Gönül sır zindanıdır. Ama bir kere söyledinmi, sır artık zincire girmez.

Çoban uyumuş, kurt da sürüde: Bu hal akıllı kimselerin beğeneceği şey değil.

Ey fakir! Sen halk yolunda oyun çocuğu sayılırsın. Büyüklerin eteğini bırakma.

Mayası bozuk kişilerle düşüp kalkarsan, izzet ve vakalarını kaybedersin. O halde büyüklerin eteğine yapış. Talebeler çocuktan daha acizdir. Hocalar ise muhkem duvar gibidir. Yeni yürüyen çocuk duvara tutunarak yürür. Sen de yeni yürüyen çocuk gibi alimlerin muhkem duvarına tutunarak yürü.

Cimrinin gümüşü, kendisi gömülünce topraktan çıkar.

Çocuklarımızı kuzu gibi büyütmeyelim ki ileride koyun gibi güdülmesinler.

Kusuru kendisine söylenmeyen adam, ayıbını hüner zanneder.

Eskiden dünyada, görünüşte dağınık ama iç dünyaları derli toplu insanlar vardı. Oysa şimdikilerin dış görünüşleri derli toplu ama iç dünyaları dağınık..

Elalemi ayıplarıyla anan bir kimsenin, senden de teşekkürle bahsedeceğini zannetme..!

Kendi ahlakını düşmanından dinle; dostun gözünde her yaptığın iyidir.

İdrak kulağından gaflet pamuğunu çıkarmalısın ki, ölülerin nasihatını duyabilesin.

Emrindekileri bağışlamasını bilmeyenler, bir gün bu insanların affına muhtaç olurlar.

Büyük kalarak yaşamanın şartı odur ki her küçüğün kim olduğunu bilesin.

On derviş bir kilimde uyurken iki padişah bir dünyaya sığmaz.

Yarasanın gözü gündüz göremiyorsa, güneşin ne günahı var bunda?

Ekmek yerine güneş olsa sofrasında, güneş yüzü görmezdi kimse kıyamete dek cihanda.

Söyle mürüvvetsiz eşek arısına, bal vermez madem, sokmasın bir de.

Derisini parçalasalar dahi, Hudadost hiçbir zaman dostunun düşmanıyla dost olmaz.

Meyvalarla yüklü dal, başını yere kor.

Meyvasız ağaca kimse taş atmaz.

Girerse hasta öküzün biri otlağa, bulaştırır hastalığı bütün köy öküzlerine.

Yağmurun temiz tabiatında yokken aykırılık, bahçede lale biter, kıraç toprakta diken.

Kurdun kafasını, halkın koyunlarını paraladıktan sonra değil, önce kesmek gerekir.

Kendisinden fazlasıyla iyilik gördüğün kimseye fenalık etmen insanlık değildir.

Allah’ım ! Beni sen kaldır ki kimseler yıkamasın.

Düşmana karşı atarsan ok,say kendini de ok hedefinde.

Yenilgi hep geçicidir.


Bir yanıt yazın